Haftalardır kamuoyunun gündemini meşgul eden Rusya-Ukrayna-NATO üçgenindeki gerginlik, Rusya’nın Ukrayna’yı topyekun işgale kalkışması ile trajik bir noktaya evrildi.
Bugün Rusya’yı yöneten zihniyetin 90’larda Çeçenya’da iki kez ve yakın zamanlarda Suriye iç savaşında sahnelediği vahşeti hatırlayanlar için bugün takip ettiğimiz ekranlara yansıyan görüntüler ve haberler, ne yazık ki, yabancı değil. Bunlar, yüzyıllardır farklı kisveler altında devam eden hırslı ve yanlış yönetimlerin sebep olduğu kıyımların sadece son olmasını dilediğimiz halkalarıydı. Ancak öyle olmadığını utanç ve öfkeyle görüyoruz.
Şahit olduğumuz vahşeti dayanılmaz ölçüde anlamsız kılan şey ise, işgale zemin hazırlayan gerilimi tırmandıran başta ABD ve uluslararası örgütlerin, sözde (ekonomik) yaptırımlar ve anlamsız kınama mesajlarıyla duruma tepki koyarken, Ukraynalıları bombaların insafına terk etmiş olmalarıdır.
İnsan olarak vahşeti kanıksamama izzetine sahip çıkmak zorundayız. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimini nefretle karşılıyoruz. İşgalin bir an önce son bulmasını, Rusya’nın ve diğer müsebbiplerin, sebep oldukları yıkımlar dolayısıyla uluslararası toplum önünde (şayet böyle bir şey varsa), adil bir şekilde hesap vermelerini diliyoruz.
Dualarımız ve yüreklerimiz, anlamsız cinayetler tarihinde adları kardeşlerimiz arasına yazılan Ukrayna halkıyladır. Başta Kafkasyalılar olmak üzere tüm insanlığı dünyanın farklı yerlerindeki meydanlara ve Rus konsoloslukları önüne bu aşağılık işgali protesto etmeye davet ediyoruz.